We are an independent law firm that conflates expertise and experience in all legal fields. we provide services for the legal needs of everyone from private persons to mid-tier and large-scale companies and from public institutions to international and global holdings.

Contact With Us

Esentepe Mh. Kasap Sk. No: 12 Kat: 4-5 Sisli, ISTANBUL

Monday-Friday (09:00 - 18:00)

Follow Us

For detailed information about all fields we work in

Mal Rejimleri ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Tasfiye

Covid-19

Mal rejimi, evlilik birliği öncesinde veya evlilik birliği esnasında eşlerin sahip oldukları malvarlığı değerleri üzerinde hangi şartlar altında ve hangi suretle tasarrufta bulunulabileceklerinin ve evlilik birliği sona erdiğinde mal rejiminin hangi yöntemler izlenerek tasfiye edileceğinin belirlenmesidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda eşlere tabi olacakları mal rejimini seçme hakkı tanınmıştır. Yine Kanunda gerek evlilik birliği öncesinde gerekse evlilik birliği içerisinde elde edilen gelir veya menfaatlerin tasfiyesine ilişkin kapsamlı düzenlemeler bulunmaktadır. İşbu çalışmamızda TMK’da düzenlenen mal rejimi türlerine ilişkin açıklamalar yapacak ve özellikle edinilmiş mallara katılma rejiminde mal tasfiyesinin nasıl gerçekleştirileceğini üzerinde yoğunlaşacağız.

01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi belirlenmiştir. Ancak taraflara diğer mal rejimi türlerinden mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığını seçme imkânı tanınmıştır.

Taraflar Sözleşmeyle Diledikleri Mal Rejimini Seçebileceklerdir.

Eşler, kanunda sayılan mal rejimi türlerini, mal rejimi sözleşmesi yaparak seçebilmektedirler. Kanun eşlere, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminden başka kanunda sayılan diğer mal rejimlerinden herhangi birisini seçme hakkı tanımıştır.

Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce yapılabileceği gibi evlilik birliği içinde de yapılabilir. Evlenmeden önce yapılacak mal rejimi sözleşmesi, evlenme başvurusu sırasında yazılı olarak yapılabileceği gibi noterde düzenleme veya onaylama şeklinde de yapılabilir. Evlilik birliği içinde yapılacak mal rejimi sözleşmesi ise ancak ve ancak noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilir.

Mal rejimi sözleşmesi yapılabilmesi için her şeyden önce eşlerin ayırt etme gücünü sahip olmaları gerekmektedir. Tam ehliyetliler ve sınırlı ehliyetliler sözleşmeyi serbest iradeleri ile gerçekleştirilebilecekken; sınırlı ehliyetsizler, yasal temsilcilerinin izinleri ile mal rejimi türünü belirleyebilmektedirler. Tam ehliyetsizlerin ise mal rejimi sözleşmesi yapmaları mümkün değildir.

Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, taraflar istedikleri mal rejimlerini ancak ve ancak kanunda öngörülen sınırlar dâhilinde seçebilir, kaldırılabilir ve değiştirilebilirler.

01.01.2002 Öncesi Ve Sonrası Mal Rejimi

01.01.2002 tarihinde 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Ancak bu tarihinden önce gerçekleşmiş evlilikler de mevcut olduğu için hangi mal rejiminin uygulanacağı konusunda tereddüt yaşanmaktadır. 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde, aksine sözleşme yapılmamışsa yasal mal rejiminin uygulanacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak, 01.01.2002 tarihinden önce gerçekleşen evlilikler için 31.12.2001 tarihine kadar “Mal Ayrılığı Rejimi” geçerli olacaktır. Bu tarihten sonra “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” geçerli olacaktır. 31.12.2002 tarihe kadar eşlerin üzerlerinde olan mallar, aksine sözleşme yapılmamışsa o eşin kişisel malı sayılmaktadır. Bu mallar kişisel mal olarak kabul edildiğinden mal rejimin tasfiyesi aşamasında, artık değer hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

Mal Rejimi Türleri

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı olmak üzere 4 çeşit mal rejimi hakkında düzenlemeler yapılmıştır. Kural olarak taraflar aksine bir sözleşme yapmadıkça, edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Ancak yukarıda açıkladığımız üzere taraflar mal rejimi sözleşmesi ile diğer mal rejimlerini seçebilir.

İşbu çalışmamızda uygulamadaki azlığı nedeniyle seçimlik mal rejimlerini ana hatları ile inceleyecek, yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimi ile ilgili ise detaylı açıklamalarda bulunacağız.

Mal Ayrılığı Rejimi

Mal ayrılığı rejiminde kişisel mal, edinilmiş mal ayrımı bulunmamaktadır. Eşlerin elde ettikleri gelirler kişisel malları olarak kabul edilmektedir. Bu mal rejiminin kabul edildiği evlilik birliğinin sona ermesi halinde eşler arasında mal paylaşımı yapılmamaktadır.

Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Bu mal rejimi türünde belirli bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden eş, iddiasını ispatla yükümlüdür. Aksi takdirde eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mal paylı mülkiyette sayılacaktır.

TMK’nın 246. maddesine göre “Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur”. Bu hüküm, evlilik birliği devam ettiği sürece eşlerden birinin kişisel borcundan dolayı diğer eşin mallarına haciz gelmesini engellemektedir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi 

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, mal ayrılığı rejimine oranla edinilmiş mallara katılma rejimine daha çok benzemektedir. Burada da eşlerin kendi kişisel malları bulunmaktadır. Ancak TMK’nın 250. maddesi uyarınca, paylaşmalı mal ayrılığı rejimin kurulmasından sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler, mal rejiminin sona ermesi halinde eşler arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Bir nevi bu mallar ve yatırımlar edinilmiş mal olarak kabul edilecek ve tasfiye sırasına eşit olarak paylaştırılacaktır. Ancak;

  • Manevi tazminat alacakları,
  • Miras yoluyla edinilen mallar,
  • Karşılıksız kazandırmalar,
  • Sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflardan

elde edilen mallar hakkında bu hüküm uygulanmayacaktır.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Eşler, kendi borçlarından bütün malvarlıkları ile sorumludurlar. Bu mal rejiminde belirli bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden eş, iddiasını ispatla yükümlüdür. Aksi takdirde eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mal paylı mülkiyette sayılacaktır.

Bu mal rejiminin tasfiyesi sırasında her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Ancak paylı mülkiyete tabi bir malı kullanmakta ve yararlanmakta üstün yararı olduğunu ispat eden eş, diğer eşe payının ödeme günündeki karşılığını vererek, bu malın kendisine verilmesini isteyebilir.

Eşlerden birisinin kişisel malı olup, diğer eş bu malın edinilmesinde, iyileştirilmesinde veya korunmasında hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; mal rejimin sona ermesi halinde, katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir.

Mal Ortaklığı Rejimi

Mal ortaklığı rejimi, ortaklık mallarını ve eşlerin kişisel mallarını kapsamaktadır. Genel mal ortaklığı rejiminde, eşlerin kişisel malları dışında kalan mallar ile gelirler, ortaklık mallarını oluşturur. Eşler diğer mal rejimlerinin aksine, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildirler. Bu rejimin bir nevi özel olarak düzenlenmiş “elbirliği ortaklığı” olduğu söylenebilir. Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliği yararına uygun olarak yönetirler ve her eş olağan yönetim sınırları içinde, ortaklığı yükümlülük ve borç altına sokabilir ve ortaklık mallarında tasarrufta bulunabilir. Ancak ortaklık malları üzerinde eşler tek başlarına olağanüstü yönetim hakkına sahip değillerdir.

Mal ortaklığı rejiminde kişisel malların;

  • Mal rejimi sözleşmesiyle belirlenenler,
  • Üçüncü kişilerin karşılıksız kazandırmaları,
  • Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış eşyalar,
  • Manevi tazminat alacakları

olduğu kabul edilmiştir.

Yasal mal rejimin aksine mal ortaklığı rejiminde, miras yoluyla elde edilen menfaatler de ortaklık malı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla kendisine miras kalan eş, diğer eşin rızası olmaksızın mirası reddedemez ve tereke borca batık değilse mirası kabul de edemez.

Mal ortaklığının sona ermesi halinde, eşlerden her biri ortaklık malıyla ilgili işlemlerden dolayı vekil gibi sorumlu olurlar. Ayrıca her eş, ortaklık borçları dışındaki diğer bütün kişisel borçlardan kendi kişisel malvarlıkları ve ortaklık mallarının değerinin yarısı kadarıyla sorumlu tutulur. Eşlerin ortaklık malları için yaptığı yönetim giderler de, ortaklık mallarından karşılanacaktır.

Yasal Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma

01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile aksine sözleşme yapılmadıkça evliliklerde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağı kabul edilmiştir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallara diğer eşin ortak olmasıdır. Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Bu durumda nelerin edinilmiş mal nelerin de kişisel mal olduğu konusunda bir ayrım yapılması gerekmektedir.

Edinilmiş Mallar

Edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejimin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiğini malvarlığı değerleridir. Edinilmiş malların neler olduğu TMK m.219 da sayılmıştır. TMK’ya göre, eşlerin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

  • Çalışmasının karşılığı olan edimler: Evlilik birliği içerisinde eşlerin bedensel ve zihinsel çalışmalarının karşılığı olarak elde ettikleri maaş, aylık ücret, yevmiye, bahşiş gibi gelirler.
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşların veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler: Evlilik birliği içerisinde eşlerin aldıkları emekli maaşı, işsizlik maaşı, kısa çalışma ödeneği, emekli ikramiyesi, yaşlılık maaşı, kıdem ve ihbar tazminatı gibi ödemeler.
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar: Trafik ve iş kazaları nedeniyle eşlere ödenen tazminatlar.
  • Kişisel malların gelirleri: Tasfiyeye tabi olmayan kişisel mallardan elde edilen gelirler edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir. Örneğin miras yoluyla elde edilen taşınmazın kiralanması sonucu elde edilen kira gelir edinilmiş mal olarak kabul edilmekte ve tasfiyeye tabi olmaktadır.
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler: Evlilik birliğinin devamı süresince edinilmiş malların yerine geçen değerlerde edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir. Örneğin, evlilik birliği içerisinde çalışma karşılığı elde edilmiş gelirlerden ev alınmış ve bu ev daha sonradan satılarak elde edilen gelirle araba alınmışsa, artık bu araba da edinilmiş mal kabul edilmektedir.

Yukarıda 5 fıkra halinde sayılan edinilmiş mallar tahdidi olarak sayılmamıştır. Hâkim mal tasfiyesi sırasında nelerin edinilmiş mal olduğunu belirleyecek ve diğer eş artık değer hesaplamasından sonra edinilmiş malların yarısı üzerinde hak sahibi olacaktır.

Kişisel Mallar

Kişisel mallar, edinilmiş malların aksine mal tasfiyesi sırasında paylaştırılmaz. Mal tasfiyesi ile beraber her eş diğer eşte bulunan kişisel mallarını geri alır. TMK’nın 220. maddesinde nelerin kişisel mal olduğu sayılmıştır. TMK’ya göre bir eşin kişisel malları şunlardır:

  • Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya: Kişinin şahsi kullanımına özgülenen mallardır. Mücevher, giyim eşyaları, makyaj malzemeleri, dizüstü bilgisayar, gözlük, tıraş makinesi gibi eşyalar.
  • Mal rejimi başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri: Kişinin 01.01.2002 tarihinden önceki malları ile evlenmeden önceki malları kişisel mallarıdır. Aynı şekilde eşlerden birisine miras kalan mallar da kişisel mal olarak sayılmaktadır. Kişilerin şans oyunlarından (piyango, iddia, süper loto…) ve şansa dayalı yarışmalardan (var mısın yok musun…) elde ettikleri gelirler gibi karşılıksız kazandırmalar da kişisel mal olarak kabul edilmektedir.
  • Manevi tazminat alacakları: Eşlerin evlilik birliği süresince kişisel zararlarının karşılığı olarak elde ettikleri manevi tazminatlarda kişisel mal sayılmaktadır.
  • Kişisel mallar yerine geçen değerler: Evlilik birliğinin devamı süresince kişisel malların yerine geçen değerler de kişisel mal olarak kabul edilmektedir. Örneğin, evlilik birliği içerisinde miras yoluyla kendisine ev kalmış eş, bu evi daha sonradan satarak elde ettiği gelirle yat almışsa artık bu yat da kişisel mal olarak kabul edilmektedir.

Yukarıda 4 fıkra halinde sayılan kişisel mallar kanun gereğidir. Ancak eşler, mal rejimi sözleşmesiyle,

  • Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan ve edinilmiş mallara dâhil edilmesi gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını,
  • Kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dâhil olmayacağına

karar verebilirler. Bu gelirler mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mal olarak kabul edileceği kararlaştırılmamış ise artık malların tasfiyesi aşamasında bu gelirler edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.

Kişisel Mal mı Edinilmiş Mal mı?

Mal tasfiyesi aşamasında eşler arasında malların kişisel mal mı edinilmiş mal mı olduğu konusunda anlaşmazlıklar çıktığı görülmektedir. Mal tasfiye işlemlerinin başlaması ile birlikte, aksi ispat edilinceye kadar eşlerin bütün malları edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir.

Kanun koyucu TMK’da malın kişisel malı olduğunu iddia eden kişinin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu kabul etmiştir. Eşlerden hangisine ait olduğu tespit edilemeyen mallar eşlerin paylı mülkiyetinde kabul edilecektir.

Edinilmiş Malların Yönetimi, Tasarrufu ve Yararlanma

Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Yasal sınırlara örnek vermek gerekirse, eşlerden birisine miras yoluyla kalmış ve eşin kişisel malı olarak kabul edilen ev aile konutu ise, ev üzerinde tasarrufta bulunmak için diğer eşten onay alınması gerekmektedir.

Aksine anlaşma bulunmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz. Örneğin, evlilik birliği içerisinde edinilmiş malların gelirleri ile alınan araba, aksine anlaşma yoksa eşler kendi payı üzerinde ancak diğer eşin rızasıyla tasarrufta bulunabilecektir.

TMK’nın 224. maddesinde “eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumlu..” olacağı düzenlenmiştir. Bu hükme göre, evlilik birliği devam ettiği sürece eşlerden birisinin borcu nedeniyle diğer eşin mallarının haczedilmesi mümkün olmayacaktır.

Olağanüstü Mal Rejimi

Olağanüstü koşulların varlığı halinde, hâkim kararı ile mal ayrılığı rejimine geçilmesini yasa koyucu olağanüstü mal rejimi olarak nitelendirmiştir. Olağanüstü mal rejimi, eşler tarafından edinilmiş mallara katılma rejimi ile mal ayrılığı dışındaki seçimlik mal rejimlerinden birinin kabul edilmesi halinde uygulanabilecektir.

TMK m.206 da sayılan haklı sebeplerin varlığı halinde eşler arasındaki mal rejimi mahkeme kararı ile mal ayrılığı rejimine dönüştürülebilmektedir.

M.206 da sayılan haklı sebepler tahdidi olarak sayılmamış olup, hâkim somut olayın adaletine uygun olarak haklı sebeplerin var olup olmadığı belirleyecektir. M.206 da sayılan haklı sebepler şöyledir:

  1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
  2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
  3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasının haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
  4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
  5. Diğer eşin sürekli ayırt etme gücünden yoksun olması.

Haklı sebeplerin mevcudiyeti ve eşlerden birinin talebi halinde hâkim, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına döndürülmesine karar verebilecektir.  Eşler mal ayrılığı rejimine geçtikten sonra, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimi kabul edebilirler. Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir.

Her ne kadar haklı sebep olarak sayılmamış olsa dahi mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birinin iflasına karar verildiği takdirde, hâkim kararı aranmaksızın ortaklık resen mal ayrılığına dönüşmektedir.

Mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilecektir.

TMK’nın 212. maddesine göre “mal ayrılığına geçildiği takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşler arasında önceki mal rejimin tasfiyesi, bu rejime ilişkin hükümlere göre yapılır.”.

Mal Rejiminin Sona Ermesi

Mal rejimi;

  • Ölüm,
  • Evliliğin butlanı,
  • Boşanma,
  • Eşlerin seçimlik bir rejim seçmesi,
  • “Olağanüstü rejim” kararı ile mal ayrılığına dönüştürülmesi

durumunda sona erer. Mal rejiminin sona ermesi ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi işlemlerine başlanmaktadır. Mahkeme tarafından, evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığa geçilmesine karar verilmesi halinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ermektedir.  Mal rejimin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda, ölüm ile beraber mal rejimi de sona ermektedir.

Mal rejimin sona erme anı önem taşımaktadır. Nitekim edinilmiş mallara katılma rejiminde mal rejimin devamı süresince edinilmiş mallar dikkate alınır. Mal rejimi sona erdikten sonra edinilen mallar tasfiyede hesabı katılmamaktadır.

Mal rejiminin tasfiyesi, eşlerin kendi aralarında anlaşma yaparak gerçekleştirilebileceği gibi mahkemede tasfiye davası açmak suretiyle de gerçekleştirilebilir. Mal rejiminin tasfiyesi anlaşma yoluyla yapılacaksa, anlaşmada yer alacak hükümler TMK’nın emredici hükümlerine aykırı olmamalıdır.

Taraflar veya ölüm halinde mirasçılar mal rejiminin tasfiyesini anlaşma ile gerçekleştiremezlerse, mahkeme eliyle gerçekleştirmek için tasfiye davası açabileceklerdir. Ancak Yargıtay edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesini tasfiye davasının dava şartı olarak görmektedir. Dolayısıyla boşanma veya evliliğin iptali ile mal tasfiye gerçekleştirilecekse bu davaların kesinleşmesi beklenecektir. Eğer kesinleşmeden tasfiye davası açılırsa, boşanma veya evliliğin iptali davası tasfiye davasının görülmesinde bekletici mesele olacaktır.

Mal rejiminin tasfiyesinden doğan davalar boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, boşanma davasında talep edilmesi halinde ayrılarak bekletici mesele yapılmaktadır. Mal rejimi ile ilgili taleplerin boşanma davasında ileri sürülmesi, boşanma kararının geç verilmesi nedeniyle mal rejimi ile ilgili davanın uzun sürmesine neden olmaktadır.

TMK’da tasfiye davasının açılmasıyla ilgili hak düşürücü süre veya zamanaşımı düzenlenmemiştir. Yargıtay, tasfiye davasının ne kadar süre içerisinde açılacağı konusunda bir düzenlenme olmadığından TBK’nın 146. maddesini kıyas yoluyla uygulayarak alacaklara ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin tasfiye davasında da uygulanacağını kabul etmektedir. Bu 10 yıllık zamanaşımı süresinin değer artış payı alacağı için de geçerli olduğu kabul edilmektedir. Zamanaşımın süresi, tasfiye ölüm nedeniyle gerçekleşmişse ölümle birlikte; boşanma veya evliliğin iptali nedeniyle gerçekleşmişse bu davaların kesinleşme tarihinden itibaren başlamaktadır. Tasfiye davasını aile mahkemeleri görevli mahkeme olarak göreceklerdir.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Tasfiye

Mal rejimin sona ermesiyle birlikte tasfiye işlemlerine başlanacaktır. Tasfiye işlemlerinde sırasıyla şu aşamalar gerçekleştirilecektir;

  • Her eş, diğerinde olan mallarını (edinilmiş-kişisel) geri alır,
  • Eşlerin edinilmiş ve kişisel malları belirlenir,
  • Varsa paylı mülkiyete konu mallarda paylar ayrılır,
  • Değer artış payı, eklenecek değerler ve denkleştirme yapıldıktan sonra

artık değer bulunur. Artık değer, ekleme (TMK m.229) ve denkleştirme (TMK m.230) yapıldıktan sonra elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.

Eşlerin Edinilmiş Ve Kişisel Mallarının Belirlenmesi

Evlilik birliği içerisinde hangi malın edinilmiş, hangi malın kişisel mal olduğu yukarıda edinilmiş mallara katılma rejiminde açıklanmıştır.

Evlilik birliği içerisinde malın kimin mülkiyetinde olduğunun belirlenmesinde TMK’da ispat kuralı aranmıştır. Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte eşlerin bütün malları edinilmiş mal kabul edilmektedir. Ancak eşler belirli bir malın kendisine ait olduğu iddia eder ve bu iddiasını ispat ederse, iddia konusu mal üzerinde uyuşmazlık ortadan kalkar.

Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar eşlerin paylı mülkiyetinde sayılacaktır.

Kanun koyucu bir malın maliki olan eşin bunu ispat edememesi durumunu düşünerek envanter kaydı oluşturulmasına ilişkin hükme TMK’da yer vermiştir. İlgili düzenleme de, eşlerden her biri mallarının envanterinin resmi senetle yapılmasını isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu envanter, malların getirilmesinden başlayarak bir yıl içinde yapılmışsa, aksi ispatlanmış olmadıkça bu envanterin doğru olduğu kabul edilecektir.

Paylı Mülkiyete Konu Malın Durumu

Bir mala kimin malik olduğu belirlenemez veya o mal üzerinde bir ortaklık bulunursa bu durumda paylı mülkiyetten söz edilecektir. Tasfiye sırasında paylı mülkiyete konu malın nasıl paylaştırılacağı kanun tarafından düzenlenmiştir. TMK’nın 226/2. maddesindeki “Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden birisinin kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün yararının olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir.” düzenleme, eşler için paylı mülkiyete konu malın bölünmeden elde edilmesine imkân sağlamaktadır. TMK’nın 226/2. maddesinin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:

  • Hak sahibi olduğunu düşünen eşin talebi,
  • Üstün yararın olması,
  • Diğer eşin payının ödenmesi.

Ancak unutulmamalıdır ki hâkim önüne gelen her uyuşmazlıkta üstün yararın mevcudiyetini somut olayın adaletine göre değerlendirecektir.

Artık Değer Hesaplaması ve Katılma Alacağı

Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarı ifade etmektedir. Eşlerin tasfiye neticesinde ne kadar katılma payı alacağının belirlenmesi için artık değerin bulunması zaruridir. Ancak artık değerin bulunabilmesi için öncelikle değer artış payı, eklenecek değerler ve denkleştirmenin üzerinde durulması gerekmektedir.

Değer Artış Payı

Değer artış payı, bir eşin, diğer eşin malvarlığındaki bir mala uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmasıdır.[2] Örneğin, bir eş elde ettiği gelirle 600.000 TL’lik ev alacaktır. Ancak 100.000 TL’si eksik kalmaktadır. Diğer eş kendi kişisel veya edinilmiş malından 100.000 TL vererek diğer eşin ev almasına katkıda bulunmaktadır. Boşanma sırasında evin değeri 1.200.000 TL olmuş ise işte 100.000 TL’lik yardım yapan eş, mal tasfiyesi sırasında katkı payı oranında değer artış payı alacaktır. Nitekim örneğimizde eşin katkı payı 1/6 olup, boşanma esnasında malın değeri 1.200.000 TL olduğu için 200.000 TL değer artış payı alacaktır.

Ancak eşlerin değer artış payına hak kazanabilmesi için kanun koyucu bazı şartlar öngörmüştür. Bu şartlar şunlardır:

  • Tasfiye esnasında katkı yapan eş talepte bulunmalıdır,
  • Değer artış payı alacağı iddia edilen mala katkı yapılmış olunmalıdır,
  • Katkı diğer eşin bir malının “edinilmesi”, “iyileştirilmesi veya “korunmasına” ilişkin olmalıdır,
  • Katkının hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın yapılması ve katkının amacının bağışlama olmaması gerekmektedir.

Yukarıda 4 bent halinde sayılan şartların sağlanması halinde, katkıda bulunan eş katkı payı oranında değer artış payı alabilecektir. Katkı, bir eşin kişisel veya edinilmiş malından, diğer eşin kişisel veya edinilmiş malına yapılabilir. Katkı yapılan malın tasfiyeden önce elden çıkarılması halinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, değer artış payı almaktan yazılı bir anlaşma yaparak vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Eklenecek Değer

Artık değerin doğru olarak bulunabilmesi için TMK’nın 299. maddesinde sayılan değerlerin de edinilmiş mallara eklenmesi gerekmektedir. Eşlerden birinin aktifinde yer almasada bu değerlerin hesabi olarak eşlerin edinilmiş malvarlıklarına eklenmesi gerekmektedir. TMK’nın 229. maddesinde edinilmiş mallara değer olarak eklenecek malvarlıkları şöyle sayılmıştır:

  • Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  • Bir eşin mal rejimin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Kanunda yer alan ilgili hüküm ile aleyhine kazandırma yâda devir yapılan eşin katılma alacağı korunmuş olmaktadır. Doktrinde eklenecek malın devir tarihindeki değerinin mi yoksa tasfiye tarihindeki değerinin mi esas alınacağı noktasında tartışmalar mevcuttur. Ancak Yargıtay hukuk genel kurulu 2012/8-192 E., 2012/629 K., ve 26.09.2012 karar tarihli ilamı ile edinilmiş mallarda tasfiyeye eklenecek olan malların devir tarihindeki değerinin esas alınacağına karar vermiştir.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmektedir.

Denkleştirme

Denkleştirme, değer artış payına benzemekle birlikte farklılıklar arz etmektedir. Değer artış payında bir eşin malvarlığından, diğer eşin malvarlığına kazandırma yapılmaktadır. Oysa denkleştirme de bir eşin edinilmiş malından kişisel malına veya kişisel malından edinilmiş malına kazandırma söz konusudur. Kendisine miras yoluyla ev kalan eş, evin vergi borçlarını iş ücreti ile ödüyorsa, ödediği miktar denkleştirmeye tabi olacaktır. Yahut eşin evlilik birliği içerisinde edindiği ücretlerden aldığı arabanın boyası, manevi tazminattan elde ettiği gelir ile yapılmışsa bu durumda yine denkleştirme yapılacaktır.

TMK’nın 230/1. maddesi “Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.” hükmüne haizdir. Her ne kadar denkleştirme istenebilir denilse de hâkim dava dosyasından denkleştirmenin varlığını resen tespit etmesi halinde de denkleştirme yapılabilecektir. Nitekim Yargıtay 8. HD. 2013/23882 e., 2015/9565 k. ve 28.04.2015 karar tarihli ilamı ile TMK’nın 230/1. maddesinin emredici nitelikte olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla hâkim dava dosyasından denkleştirmenin varlığını görmesi halinde resen uygulamakla yükümlüdür.

Artık değerin hesaplanması sırasında borçların hangi kesime ait olduğu konusunda problemler ortaya çıkabilmektedir. Kural, evlilik birliği içerisinde her borcun ait olduğu mal kesimini (edinilmiş mal-kişisel mal) yükümlülük altına sokacağıdır. Ancak borcun kişisel mallardan mı kaynaklandığı yoksa edinilmiş mallardan mı kaynaklandığı tespit edilemiyorsa bu durumda borcun edinilmiş mallardan kaynaklandığı kabul edilecektir.

Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önceden elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılacaktır.

Artık Değerin Hesaplanması

TMK’nın 231. maddesine göre “Artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan değerdir.”

Edinilmiş mallara eklenecek değer, denkleştirme ve değer artış payı bulunduktan sonra artık değer hesaplaması yapılabilecektir. Artık değer hesaplaması sonucunda eşlerin malvarlıklarının değerleri üzerinde her eş yarı oranında katkı payı alacağına sahip olacaktır. Kısaca açıklamak gerekirse artık değer hesaplaması şöyle yapılmaktadır:

Artık Değer : (Edinilmiş mallar + Eklenecek değerler + kişisel mallara giden edinilmiş malların karşılığı ) – (Değer artış payı + edinilmiş mallara giden kişisel malların karşılıkları + borçlar ) 

Yukarıda ki formül uygulandığında eşlerin artık değerleri ortaya çıkacak ve katılma alacakları paylaştırılabilecektir.

Katılma Alacağı

TMK’nın 236. maddesine göre “ Her eş veya mirasçılarını, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.”

Kural olarak, her eşin ve mirasçıların, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağı düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm emredici nitelikte değildir. 236. maddenin devamında yer alan maddede, artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesi ile başka bir esas kabul edilebileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar sözleşmeyle serbestlik tanınmış olsa da, bu tür anlaşmaların eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedelemeyeceği de hüküm altına alınmıştır.

Her ne kadar sözleşme ile artık değere katılma oranının belirlenebileceği öngörülmüşse de kanun koyucu bazı zorlayıcı şartlar getirmiştir. Mal rejimi sözleşmesinde, artık değere katılma oranının hangi durumlarda uygulanacağı açıkça belirtilmemişse yalnızca ölüm halinde uygulanabilecektir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin, evliliğin iptali, boşanma veya mahkeme kararıyla mal ayrılığına dönüştürülmesi durumunda, mal rejimi sözleşmesinde bunların açıkça öngörülmüş olmaması halinde sözleşme ile belirlenen artık değere katılma hükmü uygulanmayacaktır.

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hâkim, kusurlu eşin artık değerindeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Mal rejiminin boşanma nedeniyle tasfiye edilmesi durumunda kredi ile alınan konut ne olacaktır? Ev kişisel mal ise, kişisel mal kimin mülkiyetinde ise ev o eşte kalacaktır. Ancak ev edinilmiş mal ise, ev yine mülkiyetinde olan kişide kalacak ancak tasfiye esnasında diğer eşe ev üzerindeki payı oranında ödeme yapılacaktır. Evin, evlilik birliği içerisinde kredi ile alınması durumunda da bir değişiklik olmayacak, ev kimin mülkiyetinde ise o eş tasfiye esnasında diğer eşin payını ödemek suretiyle eve sahip olamaya devam edecektir. Yargıtay 8. HD 2017/16903 E., 2018/9216 K. ve 13.03.2018 karar tarihli ilamı ile evlilik birliği içerisinde taşınmazın edinilmesine diğer eşte katkı yapmışsa, yapılan ödemelerin diğer tüm ödemelere oranı bulunarak artık değere katılma alacağında dikkate alınacağına karar vermiştir.

Eşlerin birbirlerinde bulunan alacaklarını takas edebilmeleri mümkündür. Takas hem TMK’nın 236. maddesine hem de TBK’nın 139. maddesine dayanmaktadır. Takas davada talep olmaksızın resen yapılabilmektedir. Ancak Yargıtay’a göre takas her türlü alacaklar için değil sadece mal rejiminden kaynaklı alacaklar için resen yapılabilecektir.

Katılma alacağı belirlendikten sonra artık ödenmesine geçilecektir. Katılma alacağı ayın veya para olarak ödenebilecektir. Katılma alacağının derhal ödenmesi kendisi için ciddi güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.

 

Av. Eren TOSUN 

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn

Yayımlar

Avukata Sor

    I read, agree and accept the notice on personal data protection, declaration of explicit consent, privacy and cookie policy.

    Covid-19

    Litigation & Dispute Resolution

    We mediate on legal disputes and represent our clients before…

    Real Estate

    We offer legal services aimed at the problems experienced by…

    Mergers & Acquisitions

    We provide legal consulting devoted to merger and acquisition processes…

    Intellectual Property

    We offer legal services in all intellectual property fields such…

    Employment & Labor

    We proffer legal consultancy services intended for struggling with matters…

    Debt Collection & Restructuring

    We advocate the interests of our clients who are parties…

    Insurance Law

    We provide legal consultancy services aimed at affairs between our…

    Business Law & Corporate Maintenance

    We offer consultancy services pertaining to corporate law to our…

    Protection Of Personal Data

    We provide legal services to our clients in line with…

    Transportation & Logistics

    We provide legal consultancy and litigation services in the areas…

    Consumer Protection

    We offer legal consultancy on the aggrievements of consumers such…

    Family And Inheritance Law

    We provide legal services regarding matters such as divorcement, alimony,…