We are an independent law firm that conflates expertise and experience in all legal fields. we provide services for the legal needs of everyone from private persons to mid-tier and large-scale companies and from public institutions to international and global holdings.

Contact With Us

Esentepe Mh. Kasap Sk. No: 12 Kat: 4-5 Sisli, ISTANBUL

Monday-Friday (09:00 - 18:00)

Follow Us

For detailed information about all fields we work in

Av. Eren Tosun

Muris Muvazaası

Publications

Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları, şeklinde tanımlanabilir.[1] Tarafların gerçekleştirdiği işlem görünüşte geçerli olmasına rağmen kendi aralarında hüküm ifade etmemektedir. Bir örnek vermek gerekirse; alacaklısından mal kaçırmak kastıyla üzerinde bulunan taşınmazları tapu müdürlüğü nezdinde satış göstererek devreden kişi gerçekte geçerli bir işlem gibi gözüken ancak alıcı ve satıcı arasında hüküm doğurmayan bir hukuki işlemdir. Bu işlemde amaç mal kaçırmak suretiyle alacaklının alacağına ulaşmasını engellemektir.

 

Muvazaa sözleşmesinin “mutlak muvazaa” ve “nisbi muvazaa” olmak üzere farklı türü bulunmaktadır. Mutlak muvazaa türünde, işlemin tarafları gerçekte aralarında bir işlem yapmayı düşünmemelerine rağmen, üçüncü kişilere karşı onları aldatma kastıyla bir işlem yapmış izlenimi vermek amacıyla görünüşte bir işlem yapmaktadırlar. Nisbi muvazaa türünde ise taraflar görünüşteki sözleşmenin arkasında gizli bir sözleşme bulunmakta ve bu işlemin hukuki sonuç doğurması hususunda anlaşmaktadır. Muris muvazaası da nisbi muvazaaya örnek olarak gösterilebilir.

 

Muris muvazaası miras bırakanın mallarını mirasçılarından kaçırması halinde açılacak davadır. Miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırma arzusu ile taşınır veya taşınmazını satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmak suretiyle mirasçılarına devretmekte, diğer mirasçılarını ise miras paylarından mahrum bırakmaktadır.  Muris muvazaanın gerçekleşebilmesi için birden fazla koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu koşullar;

 

  • Taraflar arasında üçüncü kişileri kandırmak amacıyla görünüşte bir sözleşme yapılması gerekmektedir. Bu sözleşme tapuda alım satım, noterde araç alım – satım veya taşınmazını alacaklılardan mal kaçırmak için tapu müdürlüğü nezdinde bağışlaması görünüşteki işleme örnek gösterilebilir.
  • Taraflar arasında görünüşteki sözleşme dışında bir muvazaa anlaşması bulunması gerekmektedir. Taraflar görünüşteki sözleşme ile üçüncü kişileri kandırmakta ancak kendi aralarındaki sözleşme ile herhangi bir hukuki işlem gerçekleştirmemektedir. Örneğin, kendisine karşı çıkan çocuğunu mirasından yoksun bırakmak isteyen babanın malını hayattayken diğer çocuğuna satması ancak yine taşınmazın kira gelirlerini kendisi alması örnek verilebilir.
  • Tasarrufta bulunan kişi muvazaaya konu işlemi mirasçılarını aldatmak amacıyla gerçekleştirmelidir. Muris muvazaasında aldatmak isteyen miras bırakan, aldatılmak istenen ise mirasçıdır. Miras bırakan, kendilerinden mal kaçırmak istediği mirasçılarının sağlığında baskılarına, sitemlerine maruz kalmamak, öldükten sonra tenkis veya mirasta iade davalarını önlemek için, mirasçılarını aldatmak için görünüşte bir sözleşme yaparak, gerçek iradesine uygun yaptığı gizli sözleşmeyi saklama ihtiyacı duymaktadır. Burada önemli olan işlemin ne şekilde yapıldığı değil mirasçıları aldatma kastının varlığıdır.
  • Taraflar arasında gizli sözleşme bulunmalıdır. Miras bırakanın iradesini yansıtan ve görünüşteki işlemin arkasına gizlenen bir sözleşmedir. Gizli sözleşme, miras bırakan ile bağış yaptığı kişinin gerçek iradelerine uygun düzenlendiğinden geçerlidir. Görünüşteki sözleşme ile gizlenmiş olması onun geçersizliği sonucunu doğurmaz. Ancak resmi şekilde yapılması gereken bir sözleşmenin şekil şartlarına uyulmaksızın gerçekleştirilmesi gizli sözleşmenin geçersizliğine sebebiyet verir. Taraflar arasında gerçekleştirilecek gizli sözleşme tapulu taşınmazlara ilişkin ise bu durumda taraflar arasında yapılan gizli sözleşme geçerli değildir. Tapulu taşınmazlara ilişkin işlemler resmi şekli tabi olduğundan ve taraflar arasında yapılan sözleşme gizli olması sebebiyle resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir.

 

Muris Muvazaası Davalarında Görevli Mahkeme Neresidir?

 

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesine göre “Dava konusunun değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”. Muris muvazaasına dayalı davalarda malvarlığına ilişkin dava niteliğinde olduğundan görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olacaktır. 

 

Muris Muvazaası Davalarında Yetkili Mahkeme Neresidir?

 

Muris muvazaası davalarında yetkiyi uyuşmazlığın niteliğine göre belirlemek gerekmektedir. Şayet uyuşmazlık bir taşınmaza ilişkinse ve davanın niteliği muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasıysa bu durumda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kesin yetki kuralları uyarınca yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Şayet birden fazla taşınmaz farklı yargı çevresinde bulunuyorsa herhangi bir taşınmazın bulunduğu yargı çevresinde dava açılabilmektedir.

 

Eğer ki muris muvazaası nedeniyle açılacak dava taşınmaza ilişkin değilse bu durumda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen genel yetki kuralları uygulanacaktır.

 

Muris Muvazaası Davaların Dava Açma Süresi

 

Mevzuatta ve Yargı karalarında muris muvazaasına dayalı davalarında herhangi bir dava açma süresi öngörülmemiştir. Niteliği gereği bu davalar herhangi bir hak düşürücü süreye veya zamanaşımına tabi olmaksızın açılabilmektedir.[2]  Ancak bu davalar murisin ölümünden sonra açılabilmektedir. Muris ölmeden açılan davalar usulden reddedilmektedir.

 

Muris Muvazaası Davasını Kimler, Kime Karşı Açabilir?

 

Muris muvazaasına dayalı davalar miras hakkı bulunan herkes tarafından açılabilmektedir. Yasal Mirasçı, Atanmış Mirasçı, Evlatlık ve Altsoyu, Velayet Altında bulunan küçük davacı sıfatına haiz olabilecektir. Muvazaalı olarak işlem gerçekleştiren kişi, onun mirasçısı ya da muvazaa neticesinde hak elde eden kişiden kötü niyetli olarak kazanımda bulunan kişi davalı olarak yargılamada yer alacaktır.

 

Muris Muvazaasına Dayalı Davalara İlişkin Yargıtay Kararları

 

Muris Muvazaası Davasında İspat Yükü ve İspat Araçları

 

“…Muris muvazaasına dayalı olarak açılan davalarda ispat yükü ise muvazaanın varlığını iddia eden tarafa aittir. Gerek 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesindeki “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmü ve gerekse 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/1. maddesindeki “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” hükmü uyarınca, miras bırakanın yaptığı temlikteki gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğunu, bu hususu ileri süren davacı taraf kanıtlamalıdır.

 

  1. Diğer bir anlatımla, muris muvazaası davalarında, miras bırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı ve terekeden mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat yükü davacı tarafa aittir.

 

  1. Dava açan mirasçılar, miras bırakan ile davalı arasındaki sözleşmenin dışında olduklarından üçüncü kişi konumundadırlar. Bu nedenle iddialarını tanık dâhil olmak üzere her türlü delille kanıtlamaları mümkündür. Kanunen kendilerine intikal etmesi gereken miras haklarına, miras bırakan tarafından muvazaalı olarak yapılan sözleşme ile engel olunduğundan bu sözleşmenin muvazaalı olduğunu ileri sürerek iptalini istemekte hukukî yararlarının bulunduğu açıktır.

 

  1. Ancak bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır…” (Yargıtay Hukuk Günel Kurulu’nun 2017/1-2654 E., 2021/886 K. ve 01.07.2021 tarihli ilamı)

 

Farklı Yerlerde Yapılan Muvazaalı Temliklerin Tek Bir Dava İle İptali İstenilebilir Mi?

 

“…Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Tüm taşınmazlar hakkında aynı hukuki sebebe dayanıldığına göre, yargılamanın birlikte yürütülmesinde hukuki yarar bulunduğu da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, HMK’nın 12 /son maddesi gözetilerek tüm taşınmazlar bakımından işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile Giresun’da bulunan taşınmazlar bakımından tefrik ve yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2013/3022 E., 2013/4723 Karar ve 02.04.2013 Tarihli ilamı)

Taşınmaz Mallarda Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

 

Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin (Eski) Borçlar Kanunu`nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 1974/1 E., 1974/2 K. ve 01.04.1974 tarihli ilamı) 

 

Taşınmazın Gerçek Değeri ile Satış Değeri Arasında Fark Bulunması

“…Her ne kadar tapu kaydındaki bedel ile bilirkişiye tespit ettirilen satış tarihindeki gerçek değer arasında aşırı oransızlık olduğu belirlenmişse de salt bedeller arasındaki açık farkın muris muvazaasının başlıca kanıtı sayılamayacağı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının, satışın değil, bağışın amaçlandığının ispatı gerektiği ilkesi yerleşmiş Yargıtay uygulamasıyla Hukuk Genel Kurulu ve Özel Daire kararları ile benimsenmiştir. ( H.G.K. 2.11.1983 tarih, 1980/1-3353 E. 1983/1057 K., 1. H.D. 6.7.1992 tarih, 1992/5278 E. 9098 K. )…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/1-374 E., 2003/370 K. ve 28.05.2003 tarihli ilamı)

Elbirliği Mülkiyetinde Zorunlu Dava Arkadaşlığı Bulunduğu İçin Muvazaa Davasının Sürdürülebilmesi İçin Ortakların Birlikte Hareket Etmeleri Zorunludur

“…Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların ( iştirakçilerin ) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.

TMK’nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının ( onaylarının ) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir ( 11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ), Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.

Buna göre somut olayda, davacı A. Ş.’in terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olmakla diğer mirasçı A. B.’ün de, davaya katılması sağlandıktan sonra mirasçılardan yalnız biri tarafından da, görülmekte olan dava yürütülebilir. Bu durum, mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmasının tabi bir sonucudur.

Zorunlu dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde, mahkeme hepsi hakkında aynı ve bir karar verir. Biri hakkında davanın reddine, diğeri hakkında ise davanın kabulüne karar veremez. Yani, dava konusu hukuki ilişki ( hak veya borç ) üzerinde dava arkadaşlarının birbirlerinden farklı biçimde hareket etmelerine imkân olmadığı gibi, mahkeme de dava arkadaşlarından biri veya bazısı hakkında diğerlerinden farklı bir karar veremez ( Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.459 ).

Hal böyle olunca, öncelikle davacı A. Ş. mirasçısı A. B.’ün olurunun alınması ya da miras şirketine TMK’nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile ( terekeye temsilci atandıktan sonra davanın tereke temsilcisi aracılığıyla yürütüleceğinin gözetilmesi ) davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2014/22688 E., 2015/572 K. ve 29.01.2015 tarihli ilamı)

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2017/1-2654, K. 2021/886 ve 01.07.2021 tarihli ilamı

[2] Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2009/10655 E., 2010/1248 K. ve 09.02.2010 tarihli ilamı

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn

Yayımlar

Bize Danışın

    I read, agree and accept the notice on personal data protection, declaration of explicit consent, privacy and cookie policy.

    Covid-19

    Litigation & Dispute Resolution

    We mediate on legal disputes and represent our clients before…

    Real Estate

    We offer legal services aimed at the problems experienced by…

    Mergers & Acquisitions

    We provide legal consulting devoted to merger and acquisition processes…

    Intellectual Property

    We offer legal services in all intellectual property fields such…

    Employment & Labor

    We proffer legal consultancy services intended for struggling with matters…

    Debt Collection & Restructuring

    We advocate the interests of our clients who are parties…

    Insurance Law

    We provide legal consultancy services aimed at affairs between our…

    Business Law & Corporate Maintenance

    We offer consultancy services pertaining to corporate law to our…

    Protection Of Personal Data

    We provide legal services to our clients in line with…

    Transportation & Logistics

    We provide legal consultancy and litigation services in the areas…

    Consumer Protection

    We offer legal consultancy on the aggrievements of consumers such…

    Family And Inheritance Law

    We provide legal services regarding matters such as divorcement, alimony,…